Nerde o eski bayramlar….
Evet hep merak edilir. O eski bayramlarda ne vardı da şimdi ne yok diye.
Şöyle dönüp geriye baktığımızda ne görüyoruz?
Galiba en başta geçim sıkıntısı. Bugün 30 yaşından büyük olanlar için, çocukluk yılları ekonomik refahın dip yaptığı dönemler. Türkiye'de fakirlik ve yokluk kol geziyor.
Duvarlarda gaz lambası. Sokaklarda ekmek, çay, şeker ve tüp kuyrukları. Dizkapakları yamalı pantolonlar ve ayaklarda yamalı çoraplar, Yiyecek ekmek yok. Memleket iki panota muhtaç.
Tam anlamıyla sefalet ve yoksulluğun yaşandığı yıllar.
Ama ne hikmetse, bayram gelince unutulup gidiyor, hepsi. Farklı bir hissiyat ve heyecan kaplıyor insanı. Yoksulluk ve yokluk, birden berekete dönüşüyor.
Eski bayramların tadı, herkesin dilindedir. Unutulmayan birkaç kare, birkaç anı mutlaka vardır.
Hepsinin ortak noktası ise, çocukluk dönemine ait olması. İşte birkaç örnek.
Arife günündeki alışveriş telaşı, çocuklukta bir başkadır. Nedense bayramlık giysiler hep o gün alınır. Eski bayramların unutulmazıdır.
Özlem duyduğumuz bayramlarda samimiyet vardı..
Komşuluk hakkına riayet vardı..
Sılayı rahim vardı..
Ziyaretine gidemeyeceğin yakın akraba ve arkadaşlarına bayram öncesi tebrik kartı göndermek vardı.
Bayram akşamı ellere kına yakmak vardı.
Kapılarda güler yüzle bekleyen nineler vardı, eteğinde sarı leblebi, şeker, fındık, fıstık ve ceviz.
Eskiden bayramlarda mahalle ayırt etmeksizin dolaşmak vardı.
Sırtlarında beyaz şeker çuvalları ile sakallı dedeler hane ayırt etmeksizin çalarlardı kapıları..
Bahçemahalleden, Yukarıkayabaşına, Karakoladan Aşağıkayabaşına, Sarılıdan Lazların komuna yorulmadan dolaşmak vardı..
Eskiden bayramlarda evde sinilerde baklavalar yapılırdı.
Yahni, pilav, iri köfte su böreği yapılırdı..
Sabah camii çıkışı evlerde misafir ağırlanırdı..
Şimdi tatlılar tatlıcıdan alınır oldu.
Komşuları ziyaret etmez olduk.
Akrabalarımızın kapısını çalmaz olduk.
Oysa Nisa süresinde yüce Mevla’mız buyuruyor ki “Kendisi adına birbirinizden (haklarınızı) talep ettiğiniz Allâh'tan korkun ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının!” ne kadar sakınıyoruz?
İşin doğrusu, nerede o eski bayramların cevabı belli galiba..
Tadı bayramlarda değil kendimizde aramak lazım.
Çocukluğun verdi safiyette.
Onun getirdiği küçük şeylerden büyük mutluluklar çıkarabilme yeteneğinde.
Bayram öncesi yayınlamayı düşündüğüm yazımı bugün yayınlama nasip oldu..
Geçmiş bayramınızı tebrik ediyorum..