İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, bütün gönlünü O'na vererek Rabbine yakarır. Sonra kendisine tarafından bir nimet lütfettiği zaman da önceden O'na yakardığı hali unutur da Allah'ın yolundan saptırmak için O'na ortaklar oluşturur. De ki: Küfrünle Allah'ın ilahlığını ve rabliğini bilerek reddedişinle biraz yararlan! Şüphesiz sen ateşin ashabındansın.(ZÜMER/8)
İnsan bir sıkıntıyla karşılaştığında gönülden Rabbine yönelerek O’na dua eder. Bir nimete eriştiğinde ise önceden O’na dua ettiği hali unutur da Allah’ın yolundan sapıtmak için O’na ortaklar koşar.!!!
Görülüyor ki, insan sıkıntı ve ihtiyaç halindeyken tek ve ortağı olmayan Allah’a yalvararak O’ndan yardım dilemeye yönelmektedir.
Bu da sıkıntı ve zorlukların insanı Allah’a yönelten bir işlev gördüğünü göstermektedir.
Rahatlık, mal-mülk, servet ve yakınların çokluğu ise insanı şımartıp azdırmaktadır.
Zorluk anında Allah’ı hatırlayan, refah anında ise takva ve hak yolundan saparak O'nu unutan kimseler, bu psikolojik işleyişi dikkate almayarak kendilerini felakete sürüklemiş olmaktadırlar.
Akıllı insan, bu psikolojik tuzağa düşmemeyi, sıkıntı anlarında olduğu gibi rahatlık ve mutluluk anlarında da Rabbine bağlı kalmayı beceren insandır. Bu ayette, bunu beceremeyenlere tehdit vardır.!!!
Hakkıyla kur’an’ı öğrenip hayatına uygulayan biri olmayı Rabbim’den Niyaz Ediyorum.