‘Pişman olmak için zamanımız yok. Devam ediyoruz. Çünkü olmamız gerektiğini düşündüğümüz yerde değil, olduğumuz gibi kabul edilmeliyiz. Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum, olmam gerektiğini düşündüğüm gibi değil. Çünkü bu bir yalan. Ben bir günahkarım. Ben eski bir günahkarım. Bazı iyi ve kötü şeyler yaptım. Yani bilirsiniz, sadece kendinizi affedin ve yolunuza devam edin.’ Ünlü oyuncu Anthony Hopkins, katıldığı bir programda sunucunun kendisine ‘Hiç pişmanlıkların var mı?’ sorusunu yöneltmesi üzerine yukarıda yazıya döktüğüm cevabı veriyor. Çoğu zaman, ‘insan ne ki onu önemseyesin?’ düşüncesiyle hayatıma devam edip, bu cümlenin verdiği rahatlama ve huzura sığınıyorum. Hopkins’in pişmanlıkla ilgili cevabında da aynı huzuru ve özgürlüğü hissettim. Sevilmek için çok güzel, çok kültürlü, çok akıllı olmak gerektiğini düşündüm yıllarca. Olduğum gibi, olduğum Betül olarak yeterince sevgi görmediğimi hissetmiş olacağım ki; fiziksel olarak değişmeye çalışmam, bir-iki kilo alsam günlerce kafama takmam, sürekli okuyarak ya da izleyerek entelektüel camiadan geri kalmama çabam var. Yaş aldıkça, kabul görmem için nasıl olmam gerektiği de, kabul görüp görmemek de benim için önemsiz inançlar olmaya başladı. Kendinizi bu manevi sorumluluktan azledince yaşadığınız hafiflemeyi kıyaslayacak bir örnek yok benim gözümde. Geçmişime baktığımda övgü dolu bir insan olmadım hiçbir zaman; yanlışlarım çok benim de. Bile, isteye kırdığım kimsenin varlığını hatırlamıyorum, fakat kırdığım, üzdüğüm insanlar, bugünkü aklımla yanlış yapmışım dediğim durumları yaşadım haliyle. Ve ben de kırıldım, incindim. Geçmişi kabul edip, bazı yaşanmışlıklardan ders çıkarmış tecrübeli birisi, bazılarında hala ısrar eden bir acemi olarak kendimi kabul ettim ve devam ettim. Beni olduğum gibi kabul etmeyip, değiştirmeye çalışan, kendisindeki o sonsuz aklı bana vermek için saatlerce anlatan insanlara benim hayatımda yer yok artık. ‘Her insan huzur verir, kimi gelince, kimi gidince’ sözünü kendime destur edinerek hayatıma devam ederken, kolaylıkla sildiğim insanların boşluklarının olmadığını gördüm. Bunca zaman nasıl katlanmışım, insan önce kendine merhamet etmeli diyerek, bana ve hayatıma müdahil olacak insanları kendimden uzak tutmayı öğrendim. Bu baki kubbede hoş bir seda olsun diye yazmaya başladığım köşemden bugünlük sizlere veda ediyorum.