Bir zamanlar bana herkesten yakın olan, şimdi yedi kat yabancım, doğum günün bugün. Yanında olmak için saatlerce gittiğim yollar, kavuşmanın verdiği heyecanla güzeldi. Birbirimizin yalnızlığını paylaşmak, yaralarını sarmak için çıktığımız yolda nasıl alışkanlık olduğumuzu ayrılınca anladığım, bir zamanların en değerlisi….,
Ben salatayı yaparken sen balıkların en lezzetlisini yapardın, iki kişiydik ama kalabalıktık masada, hiç susmadan konuşurduk, anlatacak ne çok derdimiz, anımız vardı bir de manzaramız. Deniz ayaklarımızın altında. Bir de Yunan ezgisi radyoda ‘Mia Pista Apo Fosforo’… Anlamını beraber keşfedip, şaşırdığımız da bu sözlere mi içleniyoruz demiştik. İçlendiğimiz bir gün beraber güzelleştirdiğimiz her şeyin bitecek olduğunu içten içe bilmemizmiş.
Kilometrelerce yaptığımız yol, Antalya’ya giderken benim yol boyu bencilce kitap okumam, senin ısrarla seninle ilgilenmemi istemen. Üzgünüm, bilseydim yol boyu seni izler, dinler, sana anlatırdım. Ama Kars’a gittiğimizde, sıcacık ekmeğin içine koyduğum peynirlerle seni nasıl beslediğimi hatırlıyor musun? Ekmek soğumadan sen ye istedim. Çünkü benim sevgim böyleydi. Gün içinde su iç, sonra başın ağrıyor diye aradığımda, seversin diye tatlı yapıp getirdiğimde, evden çıkmadan yanına ceket al dediğimde ( soğuktan hemen etkilendiğini bilirim), masraf olmasın diye çay, simit alıp deniz kenarında kahvaltı yapalım dediğimde seni çok seviyordum. Belki seni seviyorum diyemedim hiçbir zaman, belki yeterince dile dökemedim ama şefkatle sevdim.
Bugün aylar sonra senin için ilk kez gözyaşı döküyorum, bir zamanlar göz pınarlarımı kurutan senin için. Demek hala varmış akacak yaşım sana. Doğum günün kutlu olsun sevgili…