Elçilerin isminin önüne eklenen hazret kelimesinin anlamı nedir? Bu kelimenin Elçilerin ve diğer insanların isimlerinin önüne koyulması doğru mudur? bunu bilmemiz gerekir çünkü bu sayede, halis ana sütü gibi tertemiz Allah’tan başkasının ilkesi girmemiş olması gereken İslam dinine bulaştırılmış tozlar birer birer silinmesi gerekir.!!!
Türkçe okuma ve söyleyişlerimizdeki, HAZRET ifadesi, iki anlamda kullanılmıştır.
1.MALIN HER NESNENİN İYİSİ DEMEKTİR.!!!
Bu Araplarda nesneler için kullanılır, hazreti falan, hazreti filan gibi kullanılmaz.
Demek oluyor ki, Türkçemizdeki, Hazreti Allah Hazreti Resul Hazreti Kur’an Papa hazretleri Paşa Hazretleri Mevlana hazretleri vs. gibi saygı maksadı ile kullanılan HAZRET ifadesi bu anlamda değildir.
2.ANLAMI HAZIR OLMAK MEVCUT BULUNMAK GÖZ ÖNÜNDE OLMAK DEMEKTİR.!!!
İşte üzerinde durulması gereken bu HAZRET ifadesidir.
Bu ifade ilk önce Allah için kullanılmış olmalıdır ki, Allah hazretleri, Hazreti Allah denince, Her zaman ve her yerde var olan Allah denilmek istenmekteydi.
Bu ifade Allah, Hazır ve Nazır’dır şeklinde de söylenip gelmektedir.
İŞTE BU ANLAMA GÖRE BU SADECE ALLAH İÇİN SÖYLENMESİ GEREKİR.
ÇÜNKÜ HER ZAMAN HER YERDE HAZIR VE NAZIR OLAN BİR TEK ALLAH’TIR.!!!
Bu konunun daha iyi anlaşılması için aşağıdaki yazıyı dikkatle okursak mesele daha iyi anlaşılır kanaatindeyim.!!!
Anadolu’dan dört Arkadaş, alışveriş yapmak için İstanbul’a gelirler. Sultanahmet camiine cemaatle namaz kılmak için girerler.
O vakit her nedense görevli imam camiye gelmemiştir. Bu durumda İmam cemaat arasından seçilecektir.
İslam fıkıh kurallarına göre imam, cemaatin içinden, Namazın hükümlerini en iyi bilen, Kur’an'ı Kerimi en güzel okuyan, En fazla günahlardan sakınan.
En yaşlı olan, Ahlakı en güzel olan, Yüzü daha çok nurlu olan, Sesi en güzel olan, Elbisesi daha temiz olan seçilir.
Bütün bu hususlarda eşit olurlarsa aralarında kur’a çekilir. Bu şartlarda imam aranırken, ahlakı takvası en güzel olan aranırken, cemaatin içinden İkindi namazının müekked olmayan (önemsenmeyen) sünnetini de hiç ihmal etmemiş bir kişi aranır.
Cemaatin içinden bir zat kalkar bu özelliğin kendisinde mevcut olduğunu söyler. Ve cemaat imamı bu zat olur. Bu zat, Osmanlı Sultanlarından ll. Abdülhamid’dir.
Anadolu’dan gelen tüccarlar, cami çıkışında bu muhterem insanın elini öpme arzusuna kapılırlar. Ama caminin dört kapısı vardır, muhteremin hangisinde çıkacağı bilinmemektedir.
Kendi aralarında her birinin bir kapıya gitmesi kararlaştırılır. Böylece içlerinden birisi nasıl olsa bu muhteremin elini öpme şerefine erecektir.
Bu plana göre dört kapı tutulur. Cami boşaldıktan sonra hepsi de sevinç içinde buluşurlar. Hepsi de mübareğin elini öpmüştür.
Yani Osmanlı sultanı ll. Abdülhamit, zaman ve mekan kaydından sıyrılmış ve kapının dördünden de çıkmıştır.
İŞTE HAZRET'LİK BUDEMEKTİR TABİİ YİYENE!!!!!!!!!!
Hakkıyla kur'an'ı öğrenip hayatına uygulayan biri olmayı Rabbim'den Niyaz Ediyorum.