Havaların ısınmasıyla insanın ruhu havalarla birlikte değişime uğruyor. Bir hüzün kaplıyor insanın içini. Hep hayata olumsuz pencereden bakıyor insan kendini çaresiz ve bitkin hissediyor.
Bendede son zamanlarda bu duygu hâsıl oldu desem yeridir. Bir umutsuzluktur kapladı içimi. Hınıs’ı düşündüm, yaşam tarzını eleştirdim insanların kendimce. Neden bilmem ama terki diyar etmek geldi içimden. İçinde hasret kokan şarkıları dinlemeye başladım bile. Sordum kendi kendime neden gitmeliyim diye; kalbimin bir tarafı öfkeyle tabi ki git dedi. Sanamı kaldı don kişotluk yapmak. Git ve hayatını yaşa dedi.
Her ne kadar Hınıs üzerine umutların ve hayallerin varsa da git.
Boş ver Hamurperti, dereleri, kanyonları yıllardır yaşadığın doğup büyüdüğün mahalleyi. Boş ver seni candan seven dostlarını git.
Umutlarını çalanlara inat git.
Nice insanlar gitmiş sende git.Bir korkak gibi çekil sinene.Varsın sana dar edilen bu yer sen gittikten sonra başkalarına geniş bir ortam kazandırsın.Varsın onlar sen gittin diye mutlu olsun.Varsın hayat senin üzerine oynanan oyunlarına bir yenisini eklesin.Varsın özlem,hasret çeken sen ol.Herkes kendi türküsünü söylerken bu dünyada sen aynı nakaratı tekrarlama çek git.Bırak kısır döngüleri.Gittikçe yalnızlaştırılmak isteniyor bu şehir.Yorulan bedenlere ve de beyinlere rağmen bir arpa boyu ilerlememiş kimse.Neye karşı kime karşı bu uğraşlarımız sonuçsuz kalan.Herkes kendi acısına ağlarken sen derdine ağlayacağın birini arama.
Yıllarca istemeden birlikte yaşamak zorunda kaldığın feodal aile kimliğini bırak git.
Hayat ne kadar acımasız olursa olsun yaşanacak güzel şeyler vardır bir yerlerde mutlaka.