Hınıs’ta herkesinde yakından bildiği gibi ilçede ki bir takım kişi veya kişilerin sokakta, kahvede,evde,çarşıda pazarda işleri güçleri kendilerininde inanmadığı dedikoduları yayarak toplumda sözüm ona bu şekilde yer edinmek çabaları vardır. Onlar için karşısındakinin hak ve hukukunun hiç bir önemi yoktur.Yaptıkları dedikodunun toplumda nasıl bir etki yaratacağının,karşısında ki kişiye nasıl bir zarar vereceğini düşünmezler.
Peki amaç nedir?
Özellikle toplumda yer edinmiş kişilere yönelik yapılır bu dedikodular.
Dedikoduya maruz kalan kişi esnaf olur,siyasetçi olur, kanaat önderi olur..Erkek olur,kadın olur,genç olur,yaşlı olur..Memur olur ,işçi olur ,yönetici olur..Yada onun herhangi bir kulvarda rakibi olur..Yeterki bu kişi toplumda biraz sıyrılmış,sevilmiş ve sayılmış olsun..
Adı üzerinde dedikodu..
Doğruluğu tespit edilmemiş bir takım yalanları yaymak nasıl bir vicdansızlıktır.
Nasıl bir puşluktur.
Nasıl bir acımasızlıktır.
Dedikoduya maruz kalan kişi kimbilir belki yarın bu topluma yön verecektir.
Belki mutlu bir yuvaya sahiptir.
Belki ileride çok yüksek makamlara gelecektir.
Ha birde seçim arifesinde ortaya çıkar bu tipler..Ceplerine sıkıştırılan üç beş kuruş ile kahve kahve dedikodu yaymaları istenir.Genel merkezlere fakslar çektirilir.Yalan yalnış yığınla iftiralar attırılır.Hatta durum öyle bir hal alır ki belge olarak fotomontaj resimler bastırlır.Yetkili yerlere gönderilir.Kaşısındaki kişinin karakteri,lkeleri,duruşu ve adamlığıyla baş edemeyen bir güruh sadece dedikoduyla onu ekarte etmek ister.
İstediği şeyi yerine getirmeyen siyasetçiyi,bürokratı hemen karalama kampanyası başlatılır.Siyasetçi birini işe mi aldı?Kendisi veya yakını alınmamış ise vay işe alınanın haline..Ne teroristliği kalır,ne ahlaksızlığı...Her türlü yakıştırma yapılır.
Dedikoduya maruz kalan kişinin yerine kendini, annesini, kızkardeşini, akrabalarını koymazlar.Öyle ya;iftira atılan kendisi,annesi,kızkardeşi veya akrabası olsa hiddetlenir ve kabul etmezler.Belki biraz sert olacak ama bir başkasına iftira atan kişi kendi içerisinde iftiraya konu olan şeyi mutlaka yaşamıştır.Yada yaşayacaktır.Çünki ;hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmeyecektir.
Peki bu kolpaların yaymaya çalıştığı dedikodulara araştırmadan inanan ve ondan aldığı bilgileri başkalarına yayanlara ne demeli?
İnsan bir tepki koyar..
"Bu tür dedikoduları yayma kardeşim" der.
Velhasıl dedikodu değilde gerçek olsa dahi bir başkasının ayıbını kapatmak doğru olan değil midir.?
İnsan bu toplum nasıl bu hale geldi? diye düşünmeden edemiyor.
Ahlaksızlık,riyakarlık,fitne-fesatlık meslek haline gelmiş..
Son sözüm;ayıptır kardeşim ayıp!!
Doğru söz ,doğru adam gibi adam. Helal olsun ağabey bu yazı kitabın tam ortasından.
İşiyle uğraşmayan,kişiyle uğraşırmış..