Uzunca bir süredir toplumdan soyutlamıştım kendimi. Doğanın albenisi yüksek yerlerinde dolaşıp bunaltan manevi ortamlardan uzaklaşmanın bana iyi geleceğini düşünmüştüm. Bu süre zarfında genelde çarşı merkezine dahi kısıtlı sayıda indim. Bu psikolojiyi neden yaşadığımı düşünüp bazı şeyleri sorgulamakla zaman geçirdim. Aslına bakarsanız öyle veya böyle bazı şeylerden dolayı bunaldığımı anladım.
İlçenin bozulan kültürel yapısı ve ilçe insanının yıkılmayan tabuları ile kısırdöngülerinden ihtiyarlayan zamanı düşünürsek bunalmamak elde değildi zaten. Değişen ve dönüşen teknoloji öylesine samimiyetten yoksun bir ortam oluşturdu ki, yapmacık davranmak tamamen benimsenip yeni bir kültür ortaya çıkardı. İlçede son sürat devam eden göç, bir araya gelemeyen insanlar ve gemisini yürüten kaptan olgusu ilçede hâkim olan tek gerçek oldu bu aralar. Bundan on beş yirmi yıl öncesinde ki kültürel yapı ile şimdiki kültürel yapıyı kıyaslamak sanırım aradaki uçurumu gözler önüne sermeye yeterde artar bile..
İlçe merkezine dışarıdan gelen gurbetçi hemşehrilerimiz bu değişimin hemen farkına varıyorlar. “Tanıdık yüz neredeyse yok” diyenler çoğunlukta. Her kes bir umut anılarını canlı tutmak için ilçeye gelmeye gayret sarf ediyor. Ancak umutları çok çabuk tükeniyor.”. Nerede eski Hınıs “cümlesi onların ve ilçede ki birçok kişinin en fazla kullandığı cümle olarak sohbetlere yansıyor. ..
Üzücü bir tablo bu aslında…
Hınıs toplumunu uzaktan seyrettiğimizde kadim ilçenin ve kadirşinas insanlarının umutsuzluğu ve çaresizliği her geçen gün daha fazla gün yüzüne çıkıyor.
Sosyal medya üzerinden birlik beraberlik naraları atıp, Hınıs sevdalısı kesilenler, süslü sözlerle “Hınıs bizim kutsalımız” diyenler, ilçeyi siyasi egolarına tercih edenler hiç mi hiç samimi değiller. Hınıs kaygısını cidden taşıyanlarda kör ve sağırı oynayıp hiçbir şeye karışmaz olmuşlar. Ekonomik kazanım elde etmek için olmadık taklayı atanların ve güç bende mantığı güdenlerin aslında ilçe ve ilçenin geleceğiyle alakalı hiçbir planlarının olmadığını düşünüyorum.Bahse konu ettiğim kişilerin tek amaçları kendi çıkarları ve elde ettikleri kazanımları korumaktan ibaret olmuş..Var olan değerleri yıkmak, sahiplenmemek, önüne set kurmak, kendine hizmet etmeyen her oluşumun karşısına aynı kulvarda farklı oluşumları dikmek ve eskilerin yıkılmasını beklemek ilçenin tarihine ihanet değil de nedir? İlçenin geleceği konusunda tüm beklentileri siyasi erke endekslemek, her şeyi onlardan beklemek ve yapılanları beğenip beğenmemeyi kahve köşelerinde dedikodu malzemesi yapmak ile bu ilçe gelişecekse varsın gelişmesin.
Ki, gelişmiyor zaten!
Son zamanlarda İlçe ile alakalı umutları yok olan yüzlerce belki binlerce genç gerek metropollere ve gerekse Avrupa’ya gitmeyi tercih etti. Örneğin gençlerin neden bu yolu seçtikleriyle alakalı kimse kafa yormadı. Onları dinlemedi. Oysa genç nesilin, üreten, sorgulayan geleceğe dair planlar kurması gereken zamanları. Onların umutlarının solması demek hayatın ilçede durması demektir. İlçe esnafı özellikle kış aylarında bu söylediğimin sancılarını çekecektir. Şimdi gurbetçilerden dolayı oluşan ekonomik canlılık ,kış aylarında yerini sessizliğe bırakacaktır. Açıkçası pandemi sonrası büyükşehirlerde oluşacak olan hayat zorluklarından dolayı ilçeye ciddi anlamda geri dönüşlerin yaşanacağını bekliyordum.
Yanıldım..
Geri dönüşleri bırakın, ilçeden ciddi anlamda dışarıya göç yaşandı. İnsanlar tüm zorluklara rağmen ilçeye geri dönmeyi düşünmedi. Esasen bunun sebepleri hakkında da kafa yormak gerekir.Tabi yorulan kafa sonucu oluşacak olan algı, onlarca yıldır varolan sosyal sorunlardan ibaret bir gerçeklikle bağdaşacaktır.Bu da ayrı bir sorun..
Velhasılı artık Hınıs'ta eski canlılık ve sahiplenme ruhu sizlere ömür...Gidenler gittikleri yerde, kalanlar ilçede sessiz.
Çoğu insan umutsuz..
Ve de mutsuz..
Ülke genelindeki atmosfer mi buna sebep? Bence değil..
Geçmişten kalan bir takım tabular..
Değişmeyen sorunlar..
Sorunlarla boğuşmak zorunda kalan kişi sayısısnın her geçen gün azalması..
Ve değişen kültür..
Azda olsa ayakta kalan gelenekler de var tabi..
Düğün ve Cenazelere katılım...
Yardıma muhtaç olanlara elinden geldiğince yapılan yardım..
Özellikle gençlerin birbirine olan bağlılığı..
E bunada şükür..
Sevgili Can dostum günümüzün ekonomik bozukluğu ve üç yıldır dünyayı sarsan kovit belası sende olduğu gibi herkesten bir iz bırakmıştır ayrışmalar geçim sıkıntıları insan sağlığı bir birini izlemektedir durum böyle olunca sizin gibi toplumla benimsemiş toplumla iç içe olan kişiler daha çok etkilenmiş kişilerdir çünkü sağ duylu ve yardım sever bir dostumsun çevrendeki olumsuzluklardan etkilenmemen mümkün degildir onun için seni çok iyi anlıyorum yüregine sağlık .
Amcaoğlu, benim gibi memleket aşığı olanlar, şimdilerde artık memleket aşığı değiller ve değilim. Kadirşinas insanlar artık kadirşinas değildir. Elimizi uzattığımız yerlerde, geriye sadece kökünden koparılmış bir kol olarak geri alabiliyoruz. Ben sana hep derdim "değmez"... Yine diyorum değmez... Birkaç isim temiz kalabildi, sadece birkaç isim. O birkaç isim temizliğinin ardında sessizce yaşamına devam eder yada göç eder gider. 4 yıldır memlekete gelmiyorum, gelmekte istemiyorum. Gelenlerde geri döndüklerinde kin ve nefretin kusarak geri dönüyorlar geldikleri yerlere. İçimizdeki memleket sevgisini maalesef el birliği ile yok ettiler. Değmez Amcaoğlu Değmez...