Son iki yılda sosyal medya üzerinden duymaya alışık olduğumuz “Gidiyorum. Hakkınızı Helal Edin.”cümleleri içinde Hınıs kaygısını taşıyan herkesin kalbini sızlatıyordur. Yüzlerine aşina olduğumuz hemen hemen her gün bir şekilde karşılaşıp çeşitli konularda hasbıhal ettiğimiz hemşerilerimizin gidişi Hınıs’ı gün geçtikçe umutsuzluğa sevk ediyor. İşin ilginç tarafı ise dur durak bilmeden ilk fırsatta ilçeyi terk etmeyi kendine tek çıkar yol olarak görenler i gitme diye teselli etmeye çalışanların çoğunun ilçeyi terk edenlerden olması.
Aslında bu konu hakkında defalarca köşemden yazılar yazdım. Bıkmadın mı diye soracak olursanız? İnanın bıktım. Kim bilir belki de bende gidip gitmemek arasında gelgitler yaşadığım için bilinçaltımdakileri dışa vuruyorumdur. Beynimde bu gelgitleri yaşarken ilçeden her giden kişinin ardından bu duyguyu yaşıyorumdur. Fakat her ne olursa olsun giden her bireyin bende etkilerinin çok olduğu aşikâr. En azından bundan şüphe duymuyorum.
Hınıs kısa vade de hiç kimseye umut vaat etmiyor. Yılların birikimi olan sorunlar, sosyal, ekonomik sıkıntılar kısa vadede çözülecek sorunlar değil. Hemşehrilik bilincinin yeterince gelişmemiş olması, ötekileştirme kültürünün hâkim olduğu, geçmişin büyük şimdinin küçük ilçesi maalesef gün geçtikçe erimeye devam ediyor. Hınıs için kafa yoran kişi sayısı gittikçe azalıyor. Bir kaç çıkarcı kişiyi saymaz isek bu kişiler parmakla sayılacak kadar azaldı. Umutların tükendiğini gören Hınıslılar maalesef Hınıs’tan elini ayağını çekmeye başladılar. Yaz aylarında Hınıs özlemini gidermek için ilçemize gelen, sayıları küçümsenmeyecek derece olan yazlıkçılar bile bu yıl ilçemize gelmediler. Onlarda son zamanlarda ilçeye hâkim olan korku politikasının kurbanı oldular. Hınıs, bu saatten sonra onlara da güven vermiyor artık. Herkes içinden ne zaman Hınıs’a sihirli bir el değecek diye çaresizce bekleyiş içerisindeler. “Belki düzelir.”umudunu taşıyan birçok kişi bütün bu olanlara rağmen sabırla ilçemizden kopmamak için beklemekteler. Ne zamana kadar bekleyeceklerini bilmeden, çaresizce bu umutlarını koruyorlar.
Her şeye rağmen son zamanlarda Erzurum Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan çalışmalar azda olsa insanlara umut ışığı oluyor. Ancak kimse bu çalışmaları yeterli görmüyor. İnsanlar, istihdam sağlayıcı ponjelerin bir an evvel hayat geçirilmesini bekliyorlar. İşsizlik sarmalından kurtulmak için ciddi yatırımların yapılması bekliyorlar. Ancak, bunu ne Büyükşehir’in ne de ilçe belediyesinin yapamayacağını da iyi biliyorlar. Bunun yolunun çeşitli iş kollarında yeni tesislerin yapılması için güven ortamının sağlanması ve işverenleri teşvik edici projelerin hayata geçirilmesinden geçtiğini de biliyorlar..Bu bağlamda tek beklentilerini ileride ilçemizde tesis edilecek güven ortamının sağlanmasına endekslemektedirler.
İlçemizdeki kutuplaşmanın son zamanlarda artması da insanların göç etmesinde etkili oluyor.Siyaset kültürü hiçbir yerde olmadığı kadar Hınıs’ta yanlış işletiliyor.Farklı görüşteki kişiler birbirine selam verirken sanki davasına ihanet etmiş algısıyla karşı karşıya kalıyorlar.Sırf bu yüzden birbirini görüp birbirine yüz çeviren insanlar var.Bu kişilerin aynı masa etrafında karşılıklı bir bardak çayı paylaşmalarını ise hak getire….İnsanların gözden kaçırdığı bir şey var.Buda; bedenlerinin toprakla bütünleştiği zaman ideolojilerinin bir öneminin kalmayacağı gerçeğidir.Bu gerçeği görmek bu algıların yıkılmasına yetecektir.Ancak bu gerçekle yüzleşmemiz çıkarlarımızın önüne geçtiğinden bir türlü mümkün olmamaktadır.
İnsan biran “ne oldu bu topluma da bu hale düştü “demekten kendini alamıyor. Gerçekten gün geçtikçe yozlaşan, değerlerinden uzaklaşan bir toplum haline büründük.
Çare, yozlaşan toplumu düzeltmek ve uzaklaştığımız değerleri korumak mı? Yoksa kısa yoldan boş ver deyip göç etmek mi?
Takdir siz değerli okurlarımındır.
NOT:Yazının başlığından benim göç edeceğimi düşünen dostlarıma:ben ilçemde yaşamaya nasip olursa devam edeceğim.