12 yıldır zaman zaman Hınıs özelinde naçizane yazılar yazıyorum. Kâh sorunları gündeme taşımaya çalışıyorum, kâh anılarımızda yer edinen değerlerimizi yâd ediyorum.
Yazmak zor iş aslında…
Hele ki Hınıs’ta…
Herkesin dostluk, arkadaşlık ve akrabalık bağlarını düşünecek olursak. Eleştiri yapsan gönül koyan olur.. Eleştiri yapılması gereken bir durumda sussan gönül razı olmaz.. Oysa sorgulanmayan, tartışılmayan toplum içine kapanık kalır, değişimi ve büyümeyi yakalayamaz.
Aslına bakarsanız Hınıs’ta neyin zorlukları yok ki?.
Zengin olmak sorun, fakir kalmak sorun, iyi olmak sorun, kötü olmak hakeza. Önden gitsen eleştiri alırsın arkada kalırsan laf edenin çok olur. Köylü olman sorun, muhafazakâr olman sorun, özgür düşünmen sorun. Bir aşirete bağlı olman sorun, sade vatandaş olarak yaşaman sorun. Kısacası her şeyin başı ve sonu sorun..
Hınıs öyle bir yer ki;
Başarılı mı oldun?
Eyvah! Eyvah!
Hemen hiç bekletmeden dedikodun yapılır. Öyle ya kendin başarılı değilsen başkasının başarılı olması nasıl hazmedilir.? Hemen önüne set çekenler olur. Alaşağı etmek için her türlü ayak oyunları yapılır. Kendi başarın ve çıkarların her şeyin üzerindedir. Dostlukmuş, vefaymış hepsi hikaye olur.
Toplum seni seviyor değer veriyorsa vay haline. Kıskançlık devreye girer. Ben sevilmiyorsam oda sevilmemeli tezi savunulmaya başlanır.
Hele babadan fakir olup sonradan zengin olduysan var ya!!!
“Babası acından ölüyordu nereden buldu?” söylentilerine muhatap olursun.. Ya altın bulmuş olursun, ya da hırsızlık yapmış olursun.
Alın teri mi?
“Yok babam çalışılarak bu para kazanılır mı?” Derler..
Yılların birikmiş sorunları bunlar.. Kıskançlık, istememezlik, çekememezlik gırla. Herkesin ortak görüşü şudur ki;“Bu memleket birbirine haindir” Âmâ gerçekte bu hain kimdir? halen cevabı yok bu sorunun..
Hınıs garibanın hep gariban olduğu bir toplum ...Kendi geleceğini kendisinin tükettiği, değişime hep kapalı kalmış bir toplum vesselam..
Tabi şimdi bu yazdıklarımı okurken ilçemiz hakkında niye böyle yazmış diye içinizden geçiriyorsunuzdur. Ancak devamında düşününce "ALLAH için doğru demiş" dediğinizi duyar gibiyim.
Oysa hoşgörü topluma yayılsa, hemşehricilik ruhu toplumu sarıp sarmalasa ve insanlar asgari müşterekte buluşsa ne güzel olur. İlçe halkı kenetlenip hep doğru adımlar üzerinden yürüse, komşuluk, hemşehricilik ve dostluk hukuku gözetilerek davranışlar sergilense ne güzel olur…
Bunu yapmak çok mu zor?
İnanın değil..
Tek sorun çıkarlar üzerinden gelecek kurmak kavgası..Üstünlük psikolojisini bir tarafa atamamak, liderlik kavgası ve geçmişten bize bırakılan çeşitli unvanları (Ağalık,Beylik,Şeyhlik vs..) koruma gayretinden vazgeçmememiz...
İlçe adına bir takım girişimlerde bulunuyoruz bazen. Güya ilçenin geleceğine dair planlar yapıyoruz. Oysa gerçekte korumaya çalıştığımız ilçemiz değil. Bize verilen unvanları ve çıkarlarımızı korumak peşindeyiz.
Şöyle bir empati yapalım mesela..
Kim en son Hınıs için faydalı olan bir hizmetin içerisinde bulundu? Ancak,fakat,lakin,ama gibi kelimeleri kullanmadan kim ilçeye ne yaptı? Belki de hiç birimiz.
Yeni bir şey mi bu durum?
Hayır!
Yıllardır aynı şeyler tekrar ediliyor.
Hınıs sevdalısıyız..
Hınıs canımız..
Kanımız..
Peki insan sevdasına ihanet eder mi?
……… (boşluğu doldurun o halde ..)
Not: İlçeye gerçek manada hizmet etme gayretinde olanları tenzih ediyorum. Yazıda yapılan eleştiriler Hınıs’ın tüm kesimlerini kapsamamaktadır. Tek amacı ilçeye zarar vermemek olan ve ilçenin geleceğine bir nebze olsun katkı sunan her kesin önünde saygı ile eğiliyorum.
İçten pazarlıklı ise..... Evet.