Asıl iyilik; Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanan; malını sevdiği halde akrabasına, yetimlere, yoksullara, yolda kalan gariplere, dilenenlere, hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren; namazı dosdoğru kılıp zekâtı ödeyen; antlaşma yaptığında sözünde duran; sıkıntı, darlık, hastalık ve şiddetli savaş zamanlarında sabredenlerin yaptığıdır.
Kulluklarında samimi ve dürüst olanlar işte bunlardır; gerçek takvâ sahipleri de yine bunlardır.
Bakara süresi, 177 Ayet
Yukarıda Bakara Süresinde geçen bu ayeti okuduğumuzda, elimizi vicdanımıza koyarak, sakin ve olgun bir kafa ile, inceden inceye, nakşederek zihnimizin bir tarafına yerleştirmekte fayda vardır.
Hakikaten bu zaman diliminde insanların yüzde kaçı bu ayeti hayatına uyguluyor?
Yada bu Ayeti Cenab-ı Allah neden bizlere gönderdi?
Buna benzer birçok sorularla kafamızı biraz yorabiliriz, yormalıyız...
Asıl iyilik güzel düşünmekle olmuyor, Kalp temizliği ilede olmuyor, kimseyi incitmeyeyim, kimseyi eleştirmeyeyim, kimseyi kırıp üzmeyeyim demeklede olmuyor.
Olması gereken neyse, olması gereken şekilde yapılmalıdır.
Toplum olarak yaşama biçimimiz, zaten bizlere ne kadar kaliteli yaşadığımızı göstermektedir.
Hergün bir adım daha ileri gidemeyen bir yöre olarak, hep geri, hep gerisin geriye adım atılıyorsa, insanlar zulüm görüyorsa, haksızlık, hukuksuzluk, Adaletsizlik yapıldığında, bir başkasının neme lazım bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla hareket ediliyorsa...
Binaenaleyh bizler, bu ayetin çok dışında kalmışız demekdir.
Hiç bir ironiye mahal vermeden, her türlü hengameyi bertaraf edemedikten sonra, ne toplumun düzeni kalır, nede yöre olarak hiç bir şekilde ileriye doğru adım atamayız, iyi birer fert olamayız.
Peki bizler bu Ayetten neyi anlamalıyız?
Sabır, Yardımlaşma, Dürüstlük, Adalet, Güzel Ahlak.... v.s...
Toplum olarak ne kadar Sabırlıyız? Yada kişi olarak ne kadar sabrımız vardır? Birazda olsa, kendimizi ve toplumumuzu irdelersek, ne kadar sabırlı olduğumuzu yada sabırsız olduğumuzu anlamak zor olmasa gerek. Oysa sabretmesini bilmek, birçok felaketin, birçok olumsuzluğun önüne geçilmesi demektir. Öfkeyle kalkan zararla oturur misali...
Bir insanda olması gereken Güzel bir Ahlakmı yoksa Adaletmi ön sırada olmalı?
Sanırım burda birçok insanın cevabı farklı olur. Elbetteki Güzel bir Ahlak içerisinde, Adalet, yardımlaşma, dürüstlük olur. Birinin eksikliğinde Güzel Ahlaktan bahsetmek etik olmaz.
Düşkün insanların elinden tutmak, ihtiyaç sahibi insanlara yardımda bulunmak, sıkıntılı zamanlarında insanların sıkıntılarına destek olmak, neme lazım demek yerine kanayan yaraya merhem olmak en güzel hasletlerimiz olursa, dürüst yaşamak, dürüst olmak, insanlara haksızlık yapmadan adaletli olmak, başkasına ait mal, mülk, eşya ve her türlü dünyevi kazançlarını sahiplenmemek elbetteki bütün bunlar Güzel Ahlak içerisinde olması gereken hasletlerdir.
Bakara süresindeki bu ayetin güzelliğini içimizde yaşama umuduyla, yarınlarımız ve yarınlarımızdan sonraki zamanlarımızın en iyi yarınlar olması dileğiyle....
Rabbim bizleri iyilerle karşılaştırsın, iyilerle yaşatsın ve en önemlisi kendi rızası doğrultusunda yaşatsın.
Saygılarımla.