BÜTÇENİN DEMOKRASİ, SİYASET VE ÖZGÜRLÜKLERLE İLİŞKİSİ
1 Ocak 2009 Perşembe günü itibariyle 2009 Mali Yılı Bütçesi yürürlüğe girdi. Bu bütçe, 1909 yılından beri Türkiye’de “kesintisiz” uygulanan 101.yıllık bütçe olma özelliğini taşıyor. Bu vesileyle bu yazımızda bütçe tarihinden, bütçenin demokrasi, siyaset ve özgürlüklerle ilişkisinden bahsetmek istiyoruz.
Dünyada “devlet bütçesi” kavramı ilk defa 16.Yüzyıl’da İngiltere’de kullanılmıştır. İngilizce’deki “budget” kelimesi ile “balance” kelimesi eş anlamlı olup, her ikisi de denge anlamına gelmektedir. Bütçe hakkı dediğimizde ulus temsilcilerinin bütçe gelirlerini toplama hakkı diye adlandırabileceğimiz vergi toplama hakkını, toplanan bu vergilerle giderleri yapma hakkını, son olarak toplana gelirlerin ve yapılan giderlerin ulusun temsil edildiği yer olan parlamentoda yıllık olarak onaylanması hakkını anlarız. Bu bağlamda bütçe hakkı İngiltere’de kesin olarak 1688’de ilan edilen “Haklar Bildirgesi”yle kesin olarak elde edilmiştir. Burada bahsetmiş olduğumuz Haklar Bildirgesi bütçe hakkının tamamen elde edildiği belgedir. Vergi toplama hakkının parlamentoya verilmesi ise 1215 tarihli Manga Carta Libertatum adını verdiğimiz ve Türkçe’ye “Büyük Özgürlük Fermanı” olarak çevirebileceğimiz belgeyle gerçekleşmiştir. Manga Carta, siyaset bilimcileri tarafından dünyanın ilk özgürlük ve demokrasi belgesi olarak kabul edilmektedir. Çünkü bu belgeyle tarihte ilk defa monarşiyle idare edilen bir ülkede kral, kendi iradesiyle mutlak yetkilerini kısmış, bu yetkilerinin bir bölümünü aristokratlarla paylaşmıştır. Buradan şöyle bir senteze varabiliriz: Dünyada demokrasi ve özgürlük mücadelesi, vergi mücadelesiyle başlamıştır. Her büyük siyasi olay ve devrimin temelinde olduğu gibi demokrasi mücadelesinin de özünde ekonomik rekabet vardır. Kral John tarafından kabul edilen Manga Carta’nın şartlarına Kral John’dan sonra gelen krallar uymak konusunda ayak direttiler. Kralla toplumun vergi mücadelesi, dolayısıyla demokrasi mücadelesi 400 yıldan fazla sürdü. Demokrasinin ilk adımı sayılan vergi hakkının ve onun son şekli olan bütçe hakkının kabulü 1688’e kadar kesin olarak yerleşmedi. Demokrasi bazılarının zannettiği gibi bir gecede “haydi demokrasi getirelim” denildi mi gelmiyor. Demokratik yaşam her şeyden önce bir kültür ve bu kültürü özümseme sorunudur. İngiltere, bu seviyeye 400 yıl gibi insanlık tarihi için vasat (!) denebilecek bir sürede ulaşmıştır. İnsanlık tarihinde 50 yıl, 100 yıl insan ömründe “dün” kavramı ne anlama geliyorsa o anlama gelir.
Kıta Avrupası’nda, Fransa’da bütçe hakkının oturması İngiltere’ye oranla daha kısa bir sürede ama daha kanlı bir biçimde gerçekleşmiştir. 1789 Büyük Fransız Devrimi ile kabul edilen İnsan ve Vatandaşlık Hakları Bildirgesi, özgürlükler anlamında pek çok noktaya temas ederken vergi hakkının da ulus temsilcilerinden oluşan parlamento tarafından kullanılacağını belirtmiş, kralın kendi isteğiyle vergi koymasının önüne geçmiştir. Fransa’da devrimden önce vergi yükünün aslan payı burjuva sınıfı (kentsoylu, ticaretle uğraşan zenginler) tarafından üstlenilmişti. Diğer önemli sosyal sınıfların mensupları olan aristokratların (toprak soyluların), din adamlarının ve askerlerin vergiden muaf olmaları, 1788 – 1789 kışının çok sert geçmesi, bunun neticesinde tarım üretiminin düşüp ekmek fiyatlarının artmasıyla insanların ancak bir aylık gelirleriyle bir ekmek alabilir hale gelmeleri ve sonuçta Kral 16.Lui’nin eşi Mary Antuanet’in meşhur “ekmek yoksa pasta yesinler” sözü, tarihçiler tarafından gelmiş geçmiş en önemli siyasi devrim olarak kabul edilen 1789 Fransız Devriminin nedenlerini oluşturur. Fransız Devriminin motor gücü burjuva sınıfıdır. Burjuvazi, işçileri ve köylüleri aristokrasiye karşı örgütleyerek devrimi gerçekleştirmiştir. Ne var ki devrim sonrasında devrim mahkemelerinde giyotinle idam edilen insan sayısı 16 Bin kişidir. Sokak çatışmalarında ölenler bu rakama dahil değildir. Fransız devrimi önemli ve etkili olduğu kadar kanlı bir devrimdir. Fransızlar İngilizlere göre özgürlükler, demokrasi ve bütçe hakkı konusunda daha kısa zamanda ama daha çok acı çekerek daha çok mesafe kaydetmişlerdir.
ABD’’nin bağımsızlık mücadelesinde de yine vergi hakkının kim tarafından kullanılacağı meselesi vardır. ABD, modern zamanlarda, emperyalist bir devlete başkaldırarak özgürlüğünü, tam bağımsızlığını ilk elde eden devlettir. İlk defa baskı altında sömürülen bir ulus, vergi koyma hakkının İngiliz kralına değil, 13 eyaletten oluşan Amerikan kolonisi[1] meclisine ait olduğunu ilan etti. 1765 yılında İngiltere Hükümeti’nin ABD kolonisi üzerine koyduğu ve ticareti yapılan her ürün üzerinden alınmak istenen “Pul Vergisi”, ABD bağımsızlığının kıvılcımını yakan olay oldu. ABD kolonisinden gelen tepkiler üzerine bu vergiyi kaldıran İngiliz Hükümeti, ABD üzerinde hükümranlık yetkisinin göstergesi olarak çay vergisini yürürlüğe koydu. 1773 yılında Kızılderili kılığına giren ABD’liler, Boston limanında demirli İngiliz gemilerinde yüklü olan çayları denize döktüler[2]. Bu olayla ABD’nin bağımsızlık mücadelesi başladı. 4 Temmuz 1776’da ilan edilen Amerikan Bağımsızlık Beyannamesi’nde bağımsızlık gerekçeleri sayılırken, İngiliz kralının ABD kolonilerinin vergi hakkına saygı göstermemesi ayrıca vurgulanmıştır.
Ülkemizde modern bütçe kavramı mevzuata 19.Yüzyıl’da girmiştir. Osmanlı Devleti’nin 1854 yılında ilk kez İngiltere’den dış borç almasından bir yıl sonra, 1855 yılında hazırlanan “Bütçe Nizamnamesi” isimli belgede “Mali Muvazene” adıyla bütçe deyimi ilk kez kullanılmıştır. Muvazene kelimesi Osmanlıca bir kelime olup, İngilizce’deki “budget” kelimesi gibi denge anlamına gelmektedir. Osmanlı’da padişahların yetkilerinin sınırlandığı belgeler sırasıyla 1808 tarihli Senedd-i ittifak[3], 1839 tarihli Tanzimat Fermanı, 1856 tarihli Islahat Fermanı, 1876 tarihli 1.Meşrutiyet (İlk Türk Anayasası’nın ilanı) ve 1908 tarihli 2.Meşrutiyet (İlk anayasanın 30 yıl sonra tekrar yürürlüğe konması) ilanlarıdır. Bu ilanların hepsinde vergi adaletine vurgu yapılmıştır. Batıdaki kadar olmasa da bizde de vergi hakkı mücadelesi, padişahın otoritesini azaltma mücadelesidir. Bütçe hakkının parlamentoya kesin olarak tanındığı tarih 24 Temmuz 1908’dir (2.Meşrutiyetin ilanı). Türkiye 1909’dan bu yana 100 yıldır aralıksız yıllık bütçe yapmakta ve uygulamaktadır. Bütçe konusuna bir sonraki yazımızda devam edeceğiz.
KAYNAKÇA: Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Devlet Bütçesi Ders Kitabı.
[1] Koloni: “Ticari sömürge” anlamında kullanılan deyim. Sömüren ülkenin vatandaşları, sömürülen ülkede ikamet etmekte ve ticaretle uğraşmaktadırlar.
[1] Bu olaya ABD tarihinde çay partisi (tea party) adı verilir.
[1] Türk tarihinin “Manga Cartası” sayılır.