24 Eylül 2013 Salı günü Galatasaray’ın görevdeki hocası Fatih Terim, kulüp başkanı Ünal Aysal ve yönetim kurulunun oy birliğiyle aldığı karar sonucu görevinden uzaklaştırıldı. Sayın başkan bu kararı “Galatasaray’ın tarihi geleneklerinin ve Galatasaray’da kurmaya çalıştıkları kurumsal yapının zedelenmeye başladığı” gerekçesiyle aldıklarını belirtti. Sayın başkana ve bu kararı alan sayın yöneticilere göre ilkeler, kurumsal yapı ve gelenekler her türlü kişinin üzerindedir. Peki ilke, kurum ve gelenek diye söz edilen bu “soyut” kavramların gerçek yaşamda içlerini dolduran “somut” elemanlar nelerdir? Burada bu sorunun cevabını bulmaya ve Fatih Hoca’ya reva görülen bu davranışın “ilkelere, kurumlara ve geleneklere” ne kadar uyup uymadığını tahlil etmeye çalışacağız.
Hiçbir kurum tek başına adıyla, sanıyla kurum olmaz. “Önemli olan şahıslar değil kurumlardır” diyenlere şunu hatırlatmak gerekir: Kurumları kurum yapanlar, onları büyük yapanlar da insanlardır. Bir kulübü büyük yapan, kurum yapan o kulüpte ya da kurumda çalışan ve o kurum ya da kulübü destekleyen insanlar ve onların o kuruma kattıkları artı değerlerdir. Taraftarlarının sevgisi yoksa kulüplerin kurumsal kimliklerinin anlamı yoktur. Taraftarlar da o kurumların başarılarını kendi başarılarıymış gibi benimsedikleri için o kurumları desteklerler. Kurumları başarılı kılanlar da o kurumlarda çalışan "elemanlardır". Futbolculardır, malzemecilerdir. Teknik direktördür, masördür, malzemecilerdir ve hatta çaycılardır. Her biri bir makinenin dişlisi gibidir. O makinenin bir vidası bile çıksa o makine çalışmaz. Galatasaray eğer büyük bir kulüpse bunun nedeni Kral Metin Oktay’ın attığı goller, Tanju Çolak’ın kırdığı gol rekorları, Hakan Şükür’ün Galatasaray kimliğiyle ortaya koyduğu başarıdır. Sayısı binlerle ifade dilebilecek sporcuların çeşitli dallarda elde ettikleri somut başarılar, attıkları goller, taktıkları madalyalar, kaldırdıkları kupalardır. Bütün bunları çekin, geriye büyük kulüp filan kalmaz. Galatasaray Spor Kulübü’nün “Sağlıklı Yaşam İçin Spor Yapanlar Derneği”nden farkı kalmaz!!!
Galatasaray’ın 108 yıllık “kurumsal spor kulübü” kimliği içinde Fatih Terim’in yeri nedir? Rakamlarla ve tarihi olaylarla kimsenin canını sıkmak istemiyorum ama rakamlar en doğrucu Davuttur!!! Fatih Terim 12 yıl boyunca Galatasaray kulübünün kaptanlığını yapmıştır. Şampiyonluk Kupası hariç pek çok kupayı kaptan olarak kaldırmış, milli takımın kaptanlığını yapma şerefini de elde etmiştir. 1996 – 2000 yılları arasında 4 yıl üst üste Galatasaray’ı şampiyon yapmış, 100 küsür yıllık Türk Futbol Tarihinde yapılamayanı yaparak bir kulüp takımının hocası olarak futbolda bir Avrupa kulvarında, UEFA Kupasını alarak bir Türk takımını zirveye taşımıştır. Galatasaray’ın 19 şampiyonluğunun 6’ında Fatih Hoca’nın imzası vardır. Hiçbir yerli ya da yabancı hoca, Türkiye liglerinde bu başarıyı yakalayamamıştır. Şampiyon olmadığı bir yılda Galatasaray ligi ikinci bitirmiş, sezon ortasında görevi bıraktığı bir yılda da ligi 6.sırada bitirmiştir. Lig Şampiyonluğu ve UEFA dışında alınan diğer kupaları saymıyorum bile! Bütün bu başarılar kıt imkanlarla sağlanmıştır. Kısaca Galatasaray bir dünya markası, dünya çapında bir kurum olabildiyse bu, Fatih Hoca’nın ve öğrencilerinin sayesindedir.
Gelenekler ne işe yarar? Gelenekler, bir kurumda var olan yazılı olmayan davranışlar bütündür. Gelenekler çağa uygunsa, insan doğasıyla uyumluysa, kulübe fayda veriyorsa, onu ileri götürüyorsa benimsenir ve uygulanır. Son iki sezonun şampiyonu bir takımın hocasını, üstelik Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynamışken, bu sene de Şampiyonlar Ligi’nde yarışırken, üstelik takım ligde namağlupken hangi geleneğe dayanarak görevden alıyorsunuz??!! Ayrıca bir hoca, hele bu Türk futbolunda devrim yapan bir hocaysa, bu şekilde mi görevden alınır??? Ortada bir tebligat yok, helalleşme yok, hiçbir şey yok. Değil
Fatih Hoca’ya, Florya'nın çaycısına böyle bir davranış reva görülmez. Sadece Galatasaray'ın değil Türk spor ve futbol tarihinin son 100 yılında yapılamayanı yapmış bir spor adamından bahsediyoruz. Bir insanın başarısı eldeki imkanlarıyla hedefi arasındaki oran ile ölçülür. Elde ne var, ne hedefleniyor, eldeki imkanlarla o hedefe ne kadar yaklaşılıyor?. Bugün Futbol, Türk sporunun lokomotifinin. Türk futbolunun lokomotifi ise Galatasaraydır. Galatasaray gemisini yürüten kaptan ise Fatih terimdir. Başarısızlık öksüzdür. Başarı ise yedi Kocalı hürmüz gibidir. UEFA KUPASINI kaldırmış futbolculardan kalına jübile yapıldı??!! Fatih Terim'in de hataları olabilir ama bunlar 1996'dan sonra doğan çocukların yarıdan fazlasının Galatasaray'lı olmasını sağlamış bir insana hoşgörü gösterilmemelidir nedeni olamaz. Alternatif koyulabilir mi? Bu davranışın alternatif maliyeti nedir? Bu çarşamba Akhisar Belediye ile değil Juventus ile oynuyoruz!!! Ne olacak şimdi???
Fatih Hoca’nın yanlışları yok mu? Elbette var. Eğer gerçekten Başkan Ünal Aysal’la anlatıldığı gibi “telefona çıkmama” durumu olduysa bu büyük bir yanlıştır ama telafisi mümkün olmayan bir yanlış değildir. Hoca ne yanlış yapmış olursa olsun, madem geleneklerden ahkam kesiliyor, başkan çağırdı yanına, olmadı giderdi, büyüğü olarak iki tokat atardı, elini öptürürdü, bu işi bitirdi. Fatih Hoca Galatasaray’ı federasyona şikayet etme hakkı varken etmeyecek kadar büyük bir Galatasaraylıdır. Sözleşmesine tazminat maddesi koydurtmayacak kadar düşünceli bir Galatasaraylıdır. Skibbe, Rijkard gibi “yabancı profesyonelleri” hatırladıkça Fatih Hoca’nın değeri gözümüzde bir kat daha artıyor. Bu milletin çocuklarına görülen eza ve cefaya lanet ediyoruz. Kurumsallaşma, gelenekler ve ilkeler, bir semt edı olmaması gereken vefa duygusunun üzerine çıkıyor. Hendek atlanırken at değiştiriliyor ve olan, Galatasaray’ın önümüzdeki beş yılına, dolayısıyla Türk sporunun beş yılına oluyor. Hiç kimse kurumsallaşma için ilk şartın istikrar, yani devamlılık olduğunu söylemiyor. Kişilerin egoları, bu kişi kulüp başkanı olsa bile, kurumların menfaatlerinin önünde olmalıdır. Kişiler gerekirse çok sevdikleri, liderlik ettikleri kurumlar uğruna gururlarından fedakarlık edebilmeliler. Gerçek liderlik bunu gerektirir. Gerekir kol kırılır ama yen içinde kalır. Bugün Galatasaray kulübünde yaşananlar basit bir bakkal dükkanında bile olsa ayıp kaçacak, 108 yıllık geçmişi olan bir kulüpte ise hayal dahi edilemeyecek olaylardır.
Güle güle Fatih Hocam!!! Sen sadece Galatasaray'ın imparatoru değil, aynı zaman TÜRK FUTBOLUNUN ATATÜRK’ÜSÜN. Sen Türk futbolunun hem milli takımda, hem de kulüp bazında makus talihini yenen hocasın. Sen Türk futbolunda 100 yılda yapılamayanları yapansın. Sen sadece Galatasaray'ın değil, bütün Türk milletinin kahraman evladısın. Ne varki Türkiye'de "hiçbir başarı cezasız kalmaz!!!" Seni daha önce gönderenler bugün yoklar ama sen hep varsın ve var olmaya devam edeceksin. O yüzden "elbet bir gün döneceksin" çünkü senin sözleşmen taraftarın gönlünde ömür boyu için sevgiyle imzalanmıştır. Kağıt üzerine iki yıllığına kalemle değil!!!! O yüzden feshedilemez!!! Milli takımda da bugüne kadar yapılamayanları yapmanı ve adınla uyumlu şekilde bir Fatih gibi milli takımı dünya kupasına götürmeni yürekten dilerim. Allah her daim yolunu açık etsin.