Kanunların insanlara belli bir konuda tanıdığı yetkiye “hak” denir. Bu hakkı kişinin şöyle ya da böyle kullanıp kullanmama iradesine ise “özgürlük” denir. Bu özgürlüğü kullanması sonucu üstleneceği sorumluluğa da “borç” denir. Örneğin bir kişinin 18 yaşından sonra evlenmesi kanunen hakkıdır. Bu hakkı kullanıp kullanmama keyfiyeti ise özgürlüğüdür. İnsan ister evlenir, ister evlenmez. Evlendiği anda üstlendiği aile bakma görevi ise borcudur. Bu üç önemli hukuki kavram insanların özel hayatının sınırlarını belirler. Alkolün üretimi serbesttir. İnsanlar bunu içebilirler. Bu bir haktır. İçip içmeme keyfiyeti özgürlüktür. İçince araba kullanmaması borçtur. İnsan kendi özel alanındaki tercihlerinde hürdür. Özel hayatını dilediği gibi yaşar. Bir insanın özel hayatı her zaman ve her yerde kutsaldır. Bu kutsiyete herkesin, her kesimin, ve devlet dahil her kurumun saygı göstermesi zorunludur. Özel hayatlara demokratik rejimlerde değil totaliter ve baskıcı rejimlerde müdahale edilir. Son bir aydır ülkemizde yaşanan ve “milli içkimiz ayrandır” gibi saçma sapan bir sözle alevlenen alkol ve milleti kötü alışkanlıklardan koruma tartışmalarını bu bağlamda değerlendirmek gerekir.
Her şeyden önce Türk Milleti’nin milli içkisi “Türk Rakısı”, tarihi içkisi ise kısrak sütü ve kanın mayalanmasıyla elde edilen “kımız”dır. Ayran bir içki değil “içecek”tir. İngilizcede her iki kelime için de “drink” kelimesi kullanıldığı için bazıları içkiyle içeceği karıştırmış olabilir ama bilmemek yanlışı ortadan kaldırmaz. İçki ve sigara ülkemizde üretimi serbest ürünlerdir. Dahası bu ürünlerin üretildiği sektör dünya çapında büyük bir sektördür. Binlerce insan bu sektörden ekmek yemektedir. Bu sektörde üretilen ürünler hem iç piyasada tüketilmekte, hem de ihraç edilerek ülkemize döviz girdisi sağlanmaktadır. Üretimi serbest olan bir ürünün tüketimi yasaklanamaz. Sadece cezai ehliyeti olmayan, reşit olmamış 18 yaşından küçük çocuklar devlet tarafından üretimi serbest dahi olsa bazı ürünlerin tüketiminden korunabilir. 18 yaşını geçmiş, cezai ehliyeti olan birisi sigaranın ve içkinin zararlı olduğunu bile bile tüketim tercihinde bulunuyorsa devlet buna müdahale edemez. Zararlı olan tek şey alkol ve sigara değildir. İnsan daha başka yollarla da sağlığına dikkat etmeyebilir. Devlet burada sadece kamu spotlarıyla, ilanlarla, teşvikler halkını sadece ve sadece uyarabilir ama bir şeyi yapmaya ya da yapmamaya zorlayamaz. Bu zorlamayı kamu sağlığı veya “kafası kıyak bir nesil istemiyoruz” sloganıyla da açıklayamaz. Bir insan kafasının nasıl olacağına kendi karar verir. Devlet sadece kamusal alanda bu konuya müdahil olabilir. Devlet dairelerinde içki satışını yasaklayabilir ama özel büfelere, meyhanelere, televizyonlara karışamaz. Bu bağlamda 23 Mayıs 2013 Perşembe günü TBMM’de torba yasa kapsamında kabul edilen alkol yasağı düpedüz özel hayata müdahaledir. Devlet sadece 18 yaşın altındakileri korumakla mükelleftir.18 yaşından büyük herkes dilediğini yer ve içer. Devlete bu konuda dut yemek düşer!!!Bugün sağlık gerekçesiyle alkole karışan yarın genel ahlak diye sokakta el ele dolaşanlara karışır. Sorun içmek değil içip içmeme özgürlüğüne sahip olabilmektir. Alkol değil ama alkolü tüketip tüketmeme özgürlüğü laiklikle ve demokrasiyle doğrudan ilişkilidir. Yapılan bir özel hayat ihlali suçudur. 40 derece sıcakta bir kadının çarşaf veya kaput gibi manto giyme tercihini bireysel özgürlük olarak ele alanların alkole ve sigaraya karşı tutumları kabul edilemez. Eğer bu iktidar dini referans alarak bu kısıtlamayı getiriyorsa yaptığı iş gayrimeşru olur. Demokrasinin temeli laikliktir. Devlet yönetiminde referans (hareket noktası) din değil, akıl ve mantıktır. Alkollü insanların etrafa zarar vermelerini engellemeye kimse karşı çıkamaz. Bu bağlamda alkollü sürücülere en ağır cezaların verilmesine aklı başında kimse karşı çıkamaz ama üretimi serbest bir malın tüketimi sınırlandırılmaz. 4 yıl önce sigara yasağı başladığında esas amacın alkolü yasaklamak olduğunu iddia edenlerle dalga geçenler acaba bugün ne düşünüyorlar??!!Televizyonda sigarayı, alkolü buzlamak ne demek!!! Hangi devirde yaşıyoruz??? Millet salak mı??? Milletin elindekinin sigara ya da içki olduğunu anlamıyor mu??? Bu buzlama olayı daha beter dikkat çekmiyor mu? Bu teknoloji çağında sansür ne demek??!!
Güç bir kişinin elinde payidar kalmaz. Yarın öbür gün başkası gücü eline geçirdiğinde “sabah sabah namaz kılanları uyandırmaya kimsenin hakkı yok” diye ezanı yasaklarsa o zaman ne olacak??!! Eğer alkol ve sigara uyuşturucu gibi zararlıysa üretimi toptan yasaklanır. Kimsenin ekmeğine kan doğramaya, milletin özel hayatına müdahale etmeye ve dünyayı kendimize güldürtmeye bu devleti yönetenlerin hakkı yoktur, olmaz. Bu işin ucu plajları haremlik, selamlık diye ayırmaya, başı açık dolaşmayı yasaklamaya, ülkeyi İran usulü bir din devleti haline getirmeye çalışmaya kadar gider. Getirmeye çalışmaya diyorum çünkü o kadarına kimsenin maçası yemez!!!
Özel hayata saygısını her defasında dile getiren Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bu kanunun tamamını, hiç olmazsa özel hayatı ive insanların ekmek parasını ilgilendiren reklamla ilgili kısımlarını veto etmesi gerekir. Tarafsız bir cumhurbaşkanı olmanın gereği budur. Eğer bu gerçekleşmezse başta CHP olmak üzere muhalefetin bu kanunu Anayasa Mahkemesi'ne götürmeleri şarttır. Yoksa bu olay burada kalmaz. Hayatımızın her safhasına el atılır. Bunun da adı faşizmdir.
Halkın bu olaya toplu tepki vermesi gerekir. Cumhuriyet mitinglerinin yeniden ve çok daha geniş katılımlı bir şekilde düzenlenmesi şarttır. Bugün özel hayatınıza bu şekilde müdahale eden, yarın yatak odanıza da müdahale etme cüretini kendinde bulur. Modern hukuk devleti vatandaşa karşı değil, vatandaşı devlete karşı koruyan hukuktur. Din bahanesiyle insanlara müdahale edilemez. Akıl, mantık ve ilim hayatta en hakiki rehberdir. Uyan Türkiye!!! Tehlike büyük. Farkında olmasan da…