Öyle günler, öyle anlar vardır ki hayat koşusunda insanlar beş dakika mola verme ihtiyacı hissederler ve geldikleri istikamete bakıp gidecekleri yön üzerinde bir daha düşünürler. Bu gibi anlar insanların hayatlarında kavşak noktalarıdır. Bu kavşaklara vardıklarında bazen sevinirler, bazen üzülürler. Geçen zamana, kaçan fırsatlara hayıflanırken budan sonra yaşanacak güzellikler, değerlendirilebilecek fırsatlar için de umutlanırlar. Bu duygulardır yılın sıradan bir gününü diğer günlerden farklı kılan. Bu duygulardır insana durup dururken ikilem yaşatan. Bu duygulardır insanı “sevineyim mi? üzüleyim mi?” diye kafa yorduran.
Uzun ince bir çizgidir aslında hayat. Evveliyatını bilemediğimiz, film karesinin üzerinde SON ibaresi yazdıktan sonra da ne olacağını merak ettiğimiz bir çizgi. Gün olur değerini hiç anlamayız, gün olur bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçiverir. Çok sıkıştığımız anlarda kendi kendimize söz veririz. “Şu badireyi atlatayım bir daha asla böyle yapmayacağım, yaşadığım zamanın kıymetini bilip hakkını vereceğim” deriz. Başımızdaki derdi savdıktan sonra da kendi kendimize verdiğimiz sözü unutuveririz. Sevdiklerimize “seni seviyorum” demekten çekiniriz. Sevdiğimiz yanımızdan ebediyen çekip gittiğinde ise için için kendimizi yeriz.
Ortalama 60 yıl yaşayan bir insan gerçekte “üçün birini” almıştır (!). Hayatının ilk yirmi yılı çocukluk ve gençlik devresi içinde, hayatın gerçek değerini bilemeden ve gereğini yapamadan gelir geçer. 20 ile 40 yaş arası hayatının dümenini tam olarak eline aldığı dönemdir. Kalıcı ve verimli ne yaparsa bu dönemde yapar. 40 ile 60 yaş arasında da bir önceki dönemde yapabildiklerinin meyvelerini toplar. İşte bu üç tane 20’şer yıllık dönemden en rahat ettiği dönem son yirmi yıllık dönemdir. Elbette insanın ömrünü tayin eden Allah’tır. Kimi vardır çok kısa, kimi vardır çok uzun yaşar. Asıl olan yaşanan zamanda doğru ve güzel işler yapabilmektir. İnsan çocukken çabuk büyümek ister, 18’inden sonra ise geçen her yıl insana sevinçten çok hüzün verir. Aynı üstat Erkin Koray’ın o güzel şarkısında ifade ettiği gibi “Öyle bir geçer zaman ki, Dediğim aynı ile vaki, Bir gün dursun istersin, Seneler olunca mazi, Öyle bir geçer zamanki”.
Bugün 36.yaş günüm. 37’den gün almaya başladık. Yılın bugünün de, ömrümün geçmiş yıllarına ve gelecekte yaşamayı umduğum yıllara bakmaya çalışıyorum. İnsan doğum günlerinde kendine ait hayat filminin belli bir karesinden filmin tamamına bakmaya çalışır. Merhum Cahit Sıtkı Tarancı’nın meşhur şiirinde belirttiği yolun yarısını bir adım aştık. Hoş, merhum Cahit Sıtkı’nın da 35 yaş şiirinden 11 sene sonra 46 yaşında vefat ettiğini belirtelim. İnsan 30’lu yaşların sonuna yaklaştığını, 40’a sadece birkaç yıl kaldığını düşündükçe kendini bir garip hissediyor. Kanımızca doğum günleri bir eğlence gününden çok bir tür hayat bilançosunun çıkarıldığı, samimi özeleştiriler yapılabildiği, yeni ve taze umutlarla geleceğe yürüme azmini elde ettiği günler olmalıdır. 30 yaş krizi ile hesabını görmüş bir insan olarak umutlu olmak istiyorum. İnsan belli bir yaştan sonra kendinden çok kendinden sonra gelecekleri düşünmeye başlıyor. Bu bir yaşlanma alameti de olabilir. Dökülen saç tellerini ya da saçlardaki beyaz kıların sayısını saymanın dışında pek çok yaşlanma alametini insan yaşar. 80’li yıllardaki siyah beyaz, tek kanallı TV’den yayınlanan dizileri hatırlamak, 1983’te Fenerbahçe’nin son Türkiye Kupası’nı kaldırdığı günü net biçimde hatırlamak J, 1989’da Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı 3 – 0’dan 4 -3 yendiği maçtan sonra sinirden uyuyamadığımı unutmamak da bir tür yaşlılık alametidir.
Şurası da bir gerçek ki 2010 yılında yaşanan 30’lu yaşlarla 1900’lü yıllarda yaşanan 30’lu yaşlar birbirinden farklı. Yaşayış, teknoloji ve kültür değişimi ile tıptaki ilerlemeler de insanın yaşayışını etkiliyor. Özellikle ilerleyen tıp insan neslini gençleştiriyor. 50’li, hatta 60’lı yaşlarda olup da delikanlı ve genç kız gibi olanlara artık daha sık rastlanıyor.
Her yaş günü yeni bir umut ve yeni bir başlangıçtır. Dilerim Allah’tan verdiği emaneti iyi değerlendirebilelim. Bugün doğan herkese benden selam olsun. Allah, Türk Milleti’nin ömrünü uzun ve hayırlı eylesin.